Vigil: Hızlı Büyü, Hızlı Öl ‘Tavukçuluğun’ Karanlık Yüzü

Tavuk çiftliği
Sömürü şartlarında bir tavuk çiftliği

Ön Bilgilendirme: Yazımızda bakış açımızı yansıtmasa da herkesin yaşananları anlayabilmesi için “tavuk yetiştirme çiftliği, damızlık, et, piliç” gibi kavramlara yer verdik. Bu kavramların “normal” olmadığını bilmekle birlikte, naveganların yaşanan vahşeti daha iyi anlayacağını düşünerek yazıda kalmasına karar verdik.

17 Temmuz’da Kocaeli kırsalında bir “tavuk yetiştirme” çiftliğini gezdik. Dostça karşılandığımız bu yerde piliçlerin yaşadıkları ve de daha sonra yaşayacakları ise dikkate değer bir konu. Aslında bu tesiste yetiştirilen hayvanlar, sonunda birer yemek olarak gittikleri yere kadar, benzer amaçlı yetiştirilen dünyanın başka bir yerindeki herhangi bir piliç ile hemen hemen aynı şartları yaşıyor. Her şey sistematik işliyor. Şimdi size bu sistemi biraz anlatalım.

10 günlük civcivler
17 bin tanesi bir arada yaşıyor

Endüstriyel Tavukçuluğun “Gözdesi”: Cobb ve Ross Irkları

Broiler tavuğu denilen hayvanlar, eti için yetiştirilen tavuklara deniyor, tavukçuluk sektöründeki diğer tip olan yumurta tavuklarından farklı bir cins. Bahsettiğimiz tavuklar son 60-70 yıl içinde hızla ıslahı yapılmış birkaç ırkı tanımlar, bu ıslah çalışmaları Avrupa ülkelerinde ve ABD’de yapılmış. Bu nedenle Türkiye’nin yerli ırkları olan Denizli veya Gerze gibi ırklar söz konusu değil. Et elde edilmesi için ıslahı yapılmış tavuklardan hem Türkiye’de hem dünya genelinde en çok kullanılan Cobb ve Ross ırkları. İkisi de beyaz tüylü, sarımsı derili tavuklar; yediği özel karışım yem ile bedeni çok hızlı büyüyen, soğuğa ve hastalıklara dayanıklı hayvanlar. Yetiştirme ortamında soğuk ile karşılaşmadığı için vücutları bu hayvanların aldığı besini tüy üretmeye pek harcamaz, onun yerine azami oranda onlardan beklenen şeylere dönüştürür; kas ve biraz da yağa.

Şartlar nedeniyle yaşamını yitirmiş bir civciv
Hayvanların bir an önce şişmesi için hazırlanmış yemler

Modern Tesislerin Tek Amacı Daha Fazla Kâr

Endüstriyel tavukçuluk sektöründeki tesisler şöyle; kuluçkahane, ticari yumurta tavuğu işletmesi, damızlık tavuk çiftliği, (bizim gezdiğimiz gibi) ticari etlik piliç yetiştirme çiftliği ve kesimhanedir. Bizim gözlemini yaptığımız süreçte civcivler kuluçkahanede doğarlar ve yumurtadan çıktığı gibi konveyörler ile kasa başına ortalama 80 civciv olarak bir araya toplanıp kamyonlara yüklenerek yetiştirme çiftliklerine götürülürler. Çiftliğe geldiklerinde henüz birkaç saatlik civcivler ilk yemlerini ve sularını burada yiyip içerler. On binlercesi bir arada kesimhaneye götürülecekleri güne kadar dikdörtgen yapıda 1000-1500 metrekare gibi bir genişlikteki barınakta otomatik sistemler yardımıyla denetim altında yaşarlar. Ortamın sıcaklığı ve havalandırması hassastır, hasta olmamaları gerekir. Sistem Wi-Fi ile yönetilebilir, ayrıca her 2 saatte bir kez bir çalışan tüm barınağı dolaşır, sıra dışı bir durum olup olmadığını kontrol eder ve ölenleri veya hasta görünen varsa toplar. Dolaşan kişi aynı zamanda kontrol için civcivleri kalkmaya zorlamış olur, özellikle 4. haftaya gelindiğinde yürüyen insanın basacak yeri yoktur, irileşmiş civcivlerin çekilmesi gerekir. Bunun yanında zaten birkaç santimetre ötedeki yemlik ve suluğa gitmek dışında civcivlerin hayatlarında hareket yoktur.

 

Yeni doğmuş tavuk-horoza civciv denir ve geleneksel yapıda 6 haftalık olana kadar genelde bu isimle anılır. Piliç; gelişme çağındaki tavuk-horoza denir. Tavuk ise hayvanın yetişkin haline denir ve bu yetiştirme çiftliklerinde aslında tavuk görmeyiz. Tam anlamıyla piliç denecek hale geldiği zaman kesimhaneye yollanacaklar. Dolayısıyla çiftlikte gördüklerimiz sürecin büyük kısmında birer piliç bile değiller, civcivler. “Gelişme çağındaki” bireylere piliç dendiğini ve çok hızlı büyüdüğünü düşündüğümüzde ise zaten kısa sürede piliç görüntüsüne geliyorlar. Bu gelişim hızını, 5 yaşındaki çocukların 150 kilograma ulaşmasına benzetebiliriz.

36 günlük civcivler
25 bin tanesi bir arada yaşıyor

Hızlı Büyüme: Yem Seçimi ve Hareketsizliğe Bağlı

Bahsettiğimiz üzere civcivler çiftlikte geçirdikleri süreyi yem yiyerek, su içerek ve olduğu yerde yatarak geçirir. Hareket etmeleri istenmez, yedikleri yemin en kârlı oranda canlı ağırlığa dönmesi istenir. Yemi hayvanlara dağıtma hatları ile otomatik veren çiftlik yemin içeriğini bilmez, sözleşmede olduğu gibi tüm beslemeyi alıcı şirketin temin ettiği yemler ile yapar ve dışına çıkarsa ceza öder. Yani o piliçlerin kesim sonrasında marketteki paketinin üzerinde isminin görüleceği şirket yemleri yetiştiriciye yollar ve her şirket yemin içeriğine kendi karar verir. Yemin yüksek proteini içeriğindeki soyadan gelir, karbonhidratı ise ağırlıkla mısırdan gelir. Minerali ve vitamini hassasiyetle ayarlanan bu yemlerin içindeki geri kalan maddeler ise gizli tutuluyor. Yemler homojen yapıda tek tip pelet şeklinde hazırlanır. Civcivlerin günde ortalama yediği yem, kuru besin üzerinden kıyaslanınca yetişkin bir insanın yediğinin aşağı yukarı yarısı kadar. Yani çok hızlı bir büyüme ve şişme söz konusu. Çiftlikteki civciv başta 40 gramken 6 haftanın sonuna geldiğinde 2.5-3 kg gibi bir ağırlığa ulaşır; bu, yetişkin bir tavuk büyüklüğüdür. Halbuki bu civcivlerden birini bahçede tahıl ile serbest gezer halde beslesek büyüme hızı bu çiftlik civcivlerinin çok çok altında olur, yani o 6 haftalık hayvan hala bir elinizin içine oturabilen büyükçe bir civciv olurdu. 

6 Haftalık Yaşamın Son Adımı Kesimhane

İşletmelerin civcivlere verdiği besinin kiloya (canlı ağırlığa) dönüşme hızının en yüksek olduğu gün 43-44’üncü gün olduğu için hayvanlar o güne gelindiğinde kesilecek şekilde kamyonlara yüklenir ve kesimhaneye doğru yollanırlar. Çiftliğin bir yetiştirme dönemi, bu sürenin üzerine temizleme ve hazırlık ile geçen 11 gün eklenerek hesaplanabilir. Bu, toplam 55 günlük bir süre demektir ve dolayısıyla bir yılda 6 dönem gerçekleşir. Civcivlerin çiftlikte geçirdiği 44 günlük süre çeşitli nedenlerle uzayabilir. Örneğin toplu bir hastalık olması halinde müdahaleye gelen alıcı şirketin veterineri hayvanlara ne ilaç uygulanacağına karar verir. İlaç kullanımı bu süreci ciddi etkileyebilir; antibiyotiğin tesir süresi 1 hafta dense, o ilacın vücuttan atılması ise 1 hafta daha süreceği için civcivler 30 günü geçtikten sonra hastalık kapmaları durumunda kesime yollanmaları toplam 44 günü geçer ve bu, çiftlik işletmesine zarar demektir. 

 

Son olarak bu devasa sistemde Türkiye’nin durumuna bakarsak, Türkiye son yıllarda tavuk eti üretiminde dünyada 8. sıraya ulaştı ve Avrupa Birliği’ne ihraç etmeye başladı. Burada önünü açan en büyük neden ise son yıllarda ABD’de yaşanan kuş gribi vakaları oldu. Yetiştirme ortamında birey sayısı ve yoğunluğu çok fazla olduğu için patojen geliştirme ihtimali yüksektir. Tüm bu tablo tavuk ile nasıl mümkün olabiliyor diye bakıldığında da tavuğun doğasındaki strese karşı dayanıklılığı ve insana yakınlığı asıl nedenleri olarak gösterebiliriz. Yaşama tutunma gücü böyle yüksek olan bu kuş böylece en çok öldürebildiğimiz hayvan olarak hayatımızda yerini alıyor.

Not: Bu yazı vigil yani tanık olma eylemi düzenleyen Animal Save Türkiye ekibi tarafından hazırlanmıştır.