Veganizmin Gelecek Kuşaklar İçin Önemi

Gelecek Kuşaklar tartışması birçok açıdan ele alınabilecek ve farklı bakış açılarına sahip mühim bir pratik sorundur. Bu meseleye yönelik ahlaki anlamda sorumluluklarımızın olup olmadığı, eğer ki varsa bunların neler olduğu, yoksa ise niçin olmadığı minvalindeki tartışmalar 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkmıştır. O günden bugüne daha da kapsamlı hale gelen bu tartışmaların seyri dönemin şartlarına göre sürekli değişim göstermiş ve nihayetinde çözüm açısından gelişmiş bir halde bugüne ulaşmıştır.

Bu konu karşılıklı zıt ya da ortak noktaları az olan fikirlerin sıklıkla kullanıldığı bir yapıya sahip olduğundan aynı zamanda ortak bir zeminde buluşulması zor bir konudur. 

 

Nitekim eyleme geçmeyi gerektiren, pratik ve etik sorunlar çoğunlukla uzun soluklu tartışmaların sonucunda bir çözüme kavuşabilir; ancak özellikle son zamanlardaki genel yatkınlık Gelecek Kuşaklar için birtakım ödevlerimizin olduğuna ve çözüm için harekete geçmemiz gerektiğine yöneliktir. Bu makalede konuyla alakalı ortaya atılan görüşlerin genel anlamdaki içeriklerinden bahsedilecek. Akabinde çeşitli alanlara da başvurarak meselenin genel bir yorumunu yapmaya çalışacağız

Gelecek Kuşaklar tartışmasının 20. yüzyılın başlarında başlamasının sebeplerinden biri o dönemdeki sanayileşme, bilim ve teknoloji gibi radikal anlamda yenilik barındıran atılımların hayatımızdaki etkisinin artmasıyla bağlantılıdır. Ayrıca Veganizm tartışmaları ile Gelecek Kuşaklar meselesi benzer gerekçeler sonucunda ortaya çıkmıştır. Zira hayvancılığın bu dönemde bir anda endüstriyel bir pazara dönüşmesi ve böylelikle hayvanlara yönelik artan hak sorunları sonrası Veganizm bir ideoloji olarak şekillenmeye başlamıştır. Bağlantılı olarak özellikle hızla artan insan nüfusunun ardından Gelecek Kuşaklar meselesinin konuşulmaya başlaması Veganizmin ortaya çıkışıyla benzer dayanaklara sahiptir. 

Nitekim 19. yüzyıldaki Sanayi Devrimi’nin ardından hızla insan işgücüne ihtiyaç duyulmuş, hayvancılık insan nüfusunun artmasına bağlı olarak ciddi anlamda pazar haline gelmiş, köylerden kentlere kısa sürede yoğun göçler yaşanmış ve dolayısıyla bir anda birçok alanda etik/politik/ekolojik/tıbbi sorunlar meydana gelmiştir. Bu süreç yıllar geçtikçe özellikle siyasi sistem içerisinde hakimiyetini daha da artırdığından dünya genelindeki nüfus büyük bir artış göstermiş, hayvan sayısı tahmin edilmesi zor sayılara ulaşmış ve dolayısıyla sayısız hak sorunu, sağlık sıkıntıları, politik çıkmazlar ve ekolojik problemler meydana gelmiştir.

Guduru Ajay bhargav tarafından

Bu gidişatın bir sonucu olarak tüketim odaklı ihtiyaçlara daha fazla gereksinim duyulduğundan endüstriyel kapitalizm hakimiyet kazanarak teknolojiden bilime; modern tıptan siyasete kadar radikal adımlar atılmıştır. Bu adımların olumlu yönlerinin yanı sıra çok kritik olumsuz yönlere de zemin hazırladığını söyleyebiliriz. Çevre kirliliği, kentlerdeki düzensiz yerleşmeler, neredeyse her yerdeki betonlar, tarıma elverişli toprakların tahribi, hayvanlara yönelik sömürü ve öldürme, sayısız hak gaspı ve daha niceleri gün geçtikçe büyümüştür. Anlıyoruz ki endüstriyel kapitalizmin hakimiyet kazanmasının ve Sanayi Devrimi ile birlikte gerçekleşen bu sorunların olumlu/olumsuz birçok yönü vardır ve bu durum sayısız pratik tartışmaların da temel gerekçesidir. Bu pratik tartışmalardan birisi olan Gelecek Kuşaklar meselesi, Veganizmin de temel çıkış noktasına benzeyen yönleriyle böyle bir tarihsel serüvenin ürünüdür. 

Veganizm tüm canlılara hak ettikleri yaşamın önünü açan ve herhangi bir hak gaspının önüne geçen kapsamlı, çoğu yönüyle de politik bir yapıdır. Dolayısıyla bu tanım yalnızca hayvanlar özelinde değil; çevreden sağlığa, politikadan etik tartışmalara kadar uzanan kapsayıcı bir ideoloji meydana getirir. Böylelikle Gelecek Kuşaklara yönelik ahlaki olarak sorumlu olduğumuz yönündeki argümanın destekleyicilerinden biri de Veganizmdir. Endüstriyel kapitalizmin, savaşların ve çeşitli politik meselelerin bir sonucu olarak yaşam alanlarımızda oluşan tahrip, gittikçe tükenen doğal kaynaklar, sanayi atıkları, artan nüfus, kirlenen çevre, zararlı yakıtlar gibi problemler Gelecek Kuşaklara yönelik bir dizi sorumluluğumuz olduğu görüşünü ortaya çıkarmıştır.

Catherine Sheila tarafından

Bahsedilen bu sorunların ortadan kalkmadığı ve daha da artarak devam ettiği bir varsayımı ele aldığımızda, Gelecek Kuşakların kendilerinden kaynaklanmayan bu türden sorunlarla hayatları boyu baş etmeleri gibi bir risk olduğunu görürüz. Bu durum Gelecek Kuşaklara yönelik ahlaki birtakım sorumluluklarımız olduğu yönündeki temel dayanaktır. Veganizmin önemi ise tam olarak burada başlar; zira Veganizm hayvancılıktan fosil yakıtların kullanımına, nükleer enerjiden doğal kaynaklarımızın bitimine kadar birçok probleme karşı farkındalık oluşturmayı amaçlar ve bu problemlerin çözümleri için çaba sarf eder.

Gelecek Kuşakların doğal kaynakların neredeyse tükendiği, alternatif enerji kaynaklarının bulunmadığı bir ortamda yaşama ihtimali korkutucudur ve Veganizmin içeriği gereği kapsayıcı ve alakalı tutumundan faydalanması bu sorunun çözümü için çok önemlidir. 

Bu bağlamda ilgili tüm kişiler Gelecek Kuşaklara yönelik sorunlardan, bu sorunların insan kaynaklı olduğundan ve alternatif çözümlerin gerekliliğinden haberdardır. Bu bilginin farkında olmamızdan ötürü de Gelecek Kuşaklara yönelik ahlaki olarak sorumlu olduğumuzu söyleyebiliriz.

 

Bu farkındalığı Veganizmin sunduğu çözüm alternatifleriyle bir araya getirerek sağduyulu bir sonuca varmak mümkündür ve gün geçtikçe bu yolun tercih edilme gerekliliği artmaktadır. Nitekim Veganizm, Gelecek Kuşaklara yönelik iyi bir ortam oluşturabilmek açısından mevcut ideolojiler arasında en alakalı ve çözüme yakın olanıdır. Böylelikle temel çıkış noktaları benzer olan bu iki pratik mesele, varmak istedikleri sonuç gereği birbirleriyle iletişim halinde olmak durumundadır.

Sorunlardan haberdar olma durumu bahsedildiği gibi oluşan bu problemlere karşı ahlaki bir yükümlülük meydana getirir. Bu yükümlülüğün sağlanabilmesi için bilim ve teknolojinin imkanlarından faydalanmak gerekecektir. Görmekteyiz ki teknoloji ve bilimin de payı olacak şekilde oluşan bu sorunlar, yine teknoloji ve bilim sayesinde çözülebilecek bir yapıdadır. Öte yandan elbette yarattığımız sorunların farkında olmamız da ahlaki anlamda bir gelişime işaret eder. Bu gelişim tıpkı teknoloji ve bilim kadar meydana gelen sorunların çözümü için önemlidir. Gelecek Kuşakların doğal kaynaklardan faydalanabileceği; şu anda yaşayan insanların Gelecek Kuşakları da gözeterek hareket etmeleri sorunların ortadan kalkması için gereklidir. Zira alternatif enerji kaynaklarının bulunmadığı bir senaryoda doğal kaynaklarımızın çok kısa bir zamanda bitecek olması büyük bir sorundur. Burada ayrıca politik birtakım düzenlemelerin de gerekliliğinden söz edebiliriz. Nitekim artan insan nüfusu ve hayvan sayısı ile birlikte ucuz iş gücü ve sömürü gibi sorunlar Gelecek Kuşakları daha fazla etkileyebilecek bir gerçektir.

Belirtmek gerekir ki Gelecek Kuşaklar kavramına birçok yönden hayvanlar da dahildir. Zira onlar da hava kirliliğinden, hak sorunlarından, küresel ısınmadan, çevre problemlerinden etkilenmektedir. Ayrıca endüstriyel kapitalizmin tarihsel serüvenine baktığımızda artan insan nüfusu aynı zamanda daha fazla hayvanın öldürülmesi ve sömürülmesi anlamına gelmiştir. Her bakımdan nitelikli ve refah seviyesi makul bir ortam için nüfusun daha fazla artmaması, kademeli ve uygun politikaların artması, hayvancılığın sonlandırılması, doğanın ve Gelecek Kuşakların gözetilmesi için uğraş verilmesi elzemdir. Nitekim doğal kaynaklar da bu denli yüksek nüfuslu ve birçok sorun barındıran bir dünyaya uzun vadede yetmeyecektir. 

Sonuç olarak Veganizmin Gelecek Kuşaklara yönelik ahlaki sorumluluğumuz olduğunu destekleyen ve çözüm için gerekli altyapıya sahip olan içeriği önemlidir; zira Veganlığın kapsamının genişliğini ve pratik tartışmalardaki rolünü anlamak için bu tartışma iyi bir referanstır. Ayrıca Gelecek Kuşaklara yönelik iyi bir yaşam ortamı bırakmak fikri, vegan anlayışın neredeyse tüm gereklilikleri ve çabalarıyla örtüşür. Böylelikle Veganizmin etik, sağlık ve çevre sorunlarına yönelik çözüm odaklı anlayışının yanı sıra politik ve kapsayıcı yönünü de görmüş oluruz. Nitekim Veganizm ile Gelecek Kuşaklar ortaya çıktıkları dayanaklar açısından birçok ortak payda taşır. Ayrıca Gelecek Kuşaklar meselesinin vurguladığı endişelerin birçoğu Veganizmin de endişeleridir. Zaman geçtikçe Gelecek Kuşaklara yönelik bu endişelerin ortadan kalkıp kalkmayacağını tahmin etmek zordur; ancak eğer ki sorunlar bitecekse muhakkak ki Veganizmin kayda değer bir konumda olacağını söylemek yerinde olacaktır.

Anna Shvets tarafından