Vegan Aktivist Olmak İçin Haklı Gerekçelerimiz Nelerdir?
Veganizm, akademi dünyasının ve pratik etik alanının en önemli konularından biri olarak hayatımıza girdiğinden beri çok fazla aşama katetmiştir. Bu süreçteki en dikkat çekici özelliklerden biri Veganlığın aktivizm biçimlerini ön planda tutması ve çeşitli duygu aktarımları üzerinden bir hak mücadelesi vermesidir. Bu makalede Veganlığın bu anlayışından hareketle vegan aktivist olmak için ne gibi haklı gerekçelerin olabileceğini irdelenecek. Bahsedeceklerim ve onların pratik hayattaki karşılıklarını temellendirmek için de bizzat kendi aktivist yaşantımdaki deneyimlerden hareket etmeye çalışacağım. Bu gerekçelerden bahsetmek elbette kapsamlı ve uzun tartışmaları elzem kılan mühim meselelerdir; ancak bu makalede bu gerekçeler olabildiğince giriş mahiyetinde ele alınacak ve okuyucuya vegan aktivist olmak için ne gibi haklı gerekçelerinin olabileceğine dair genel bir perspektif sunulmaya çalışılacak. Tüm bunları yaparken de meselenin kapsamlı ve uzun tartışmalar gerektiren yönünü hatırlayarak olabildiğince sağduyu çerçevesinde kalmaya uğraşacağım.
-
Veganlık Tanımının Bizzat Kendisi Aktivist Olmak Yolunda Ne Gibi Özellikler Barındırır?
Aktivizm en genel anlamıyla özellikle birtakım etik anlayışları desteklemek ve farkındalık oluşturmak maksatlı eylemde bulunmaktır. Veganlığın temelinde de tam olarak eylemde bulunmayı gerektiren bir destek ve farkındalık yönü bulunur. Böylelikle Veganlığın genel anlamda herhangi bir ek görüşe gerek duymaksızın bir eylemlilik içerisinde olduğunu söyleyebiliriz. Bu bağlamda da bir veganın aktivist olmak için en haklı gerekçesi, başlı başına Veganizmin kendisinde bulunan ve hak teslimi yapmayı gerektiren anlayışını kabul etmesidir; ancak vegan aktivizm yapmak elbette yalnızca Veganlığı kabul etmekle sağlanmış olmaz. Burada vegan bir dünya için özel olarak bir tür yaşam amacı oluşturmak ve dolayısıyla çaba gerektiren bir eylemlilik halinden söz edebiliriz. Nitekim Veganlığın verdiği hak mücadelesi zorlu ve normal zannedilen algıların kırılmasını hedefler. Dolayısıyla bir veganın aktivist olmak için gerekçelerinin başlangıcını, Veganlığın temelinden hareketle ona uygun özel bir hak mücadelesi çabası olarak oluşturabiliriz. Veganizmin kendi tanımı içerisinden çıkardığımız bu eylemlilik hali, başlı başına bir vegana yön katma ve onu ne gibi alanlara yönelteceğine dair birçok fikir verir.
Vegan Aktivist Olmak Yolundaki İstekler Nasıl Ele Alınabilir?
Vegan biri hayvansalları tüketmeyerek, doğrudan veya dolaylı bir şekilde kendi yaşamının öznesi olan hayvanları kullanmayarak ve onların en genel anlamda haklarını gözeterek vegan olabilir. Bu tanım vegan olmak için yeterli gibi gözükmektedir; ancak bu tanım vegan bir aktivist olmanın yalnızca gerekliliklerinden biridir. Zira aktivizm yapmanın, daha özelindeyse Veganlıktan hareketle aktivist kaygılar benimsememin daha kapsamlı gereklilikleri bulunur. Bu bağlamda bir veganın aktivist olmak için haklı gerekçelerinden bir diğerini vegan olmanın yeterlilik sınırlarını aşma isteği olarak belirtebiliriz. Buradaki sınırları aşmak tabiri tam olarak vegan aktivizmin kapısından içeri girmeye tekabül eder. Veganlığı daha geniş kitlelere yayma fikri ve bu uğurda çaba sarf etmek vegan aktivizmin gerekliliklerinden biridir. Bu fikir özellikle Veganizmin argümanlarını kuvvetli bulduğunu söyleyenler için cezbedici olabilir. Zira Veganizmin argümanlarının kuvvetliliği kendisini mevcut dünya düzeninde çok az hissettirir ve kişinin bu argümanları daha fazla hissettirmeye yönelik doğal bir isteği olabilir. Nasıl ki pek fazla bilinmeyen güzel bir çiçek gördüğümüzde onu çevremizdekilere anlatmak, daha fazla insana göstermek ve o insanların da bu çiçeği güzel bulmaları gibi doğal bir istek taşıyorsak, aynı şekilde kuvvetli argümanlara sahip bir anlayışı çevremizdekilere anlatmayı, bu anlayışın daha fazla insan tarafından bilinmesini ve o insanların da bu anlayışı benimsemesini doğal olarak isteyebiliriz.
Sorunlar Karşısında Beklemek Mi Yoksa Harekete Geçmek Mi?
Mevcut dünya düzenine baktığımızda düzeltilmesi gereken pek çok meseleden söz edebiliriz. Bu meselelerin fazlalığı elbette korkutucudur; ancak çözüm yollarının olması ve çözümsüz kalmanın genelde herhangi bir olumlu etki uyandırmaması harekete geçmeyi makul kılar. Buz dağlarının eriyor olması korkutucu ve üzüntü vericidir; fakat iklim krizi çerçevesinde birtakım öneriler sunmak, bu önerilerin hayata geçebilmesi için çaba sarf etmek erdemli bir karşılıktır ve çözüm için bir katkıdır. Dolayısıyla vegan aktivist olmanın haklı gerekçelerinden biri de sorunlar karşısında hareketsiz kalmanın genel olarak fayda getirmiyor olmasıdır. Elbette yalnızca vegan olarak da hak mücadelesi kapsamında bir etkide bulunuruz; ancak bu etki çözüm için yeteri kadar büyük olmayabilir ve mevcut hakim düzene baktığımızda gerçekten de daha kuvvetli bir etkinin olması gerektiğini düşünürüz. Buz dağlarının erimemesi için kendi yaşantımızda parfüm sıkmama kararı alabiliriz. Bu karar muhakkak çözüm için bir katkı sunacaktır; ancak problemin büyüklüğü karşısında bu çözüm etki bakımından mühim bir yer teşkil etmez. Yalnızca buz dağlarının erimemesi üzerinden de değil, iklim krizinin önüne geçebilecek diğer birçok çözüm yollarına başvurmak ve bunu kapsamlı hale getirmek çözüm için önemli bir adımdır; bu önemli adımı daha ileriye taşımak içinse iklim krizinin sonlanması amacıyla çaba sarf etmek ve bunu diğer insanlara da yayma fikrini önemsemek, yani aktivizm dahilinde eylemlilik halinde olmak akla yatkın gibi gözükmektedir.
Böylelikle büyük sorunlar karşısında büyük çözümler sunmak ve büyük sorunları ortadan kaldırmak için çözüm odaklı eylemlilik içerisinde olmak, aktivizmin makul yönlerinden biri olarak karşımıza çıkar. Veganların da tıpkı iklim krizi örneğinde olduğu gibi öteki canlıların hakları için aktivizm yapmaları, çözüm anlamında en kuvvetli seçenek gibi durmaktadır.
Daha Güzeli İstemek Ve Bu Uğurda Bir Şeyler Yapmak
İçerisinde bulunduğumuz dünya özellikle insanları da dahil ettiğimizde birçok güzel şey barındırdığı gibi birçok da dehşet verici sorun barındırır. Yaşantımızın bu türden bir terazi içerisinde olduğunu bilmek nasıl bir yaşam istediğimiz yönünde bizlere fikir verebilir. Güzelliklerin artmasını istemek çoğunlukla tercih edilen bir şeydir ve iyi bir şey olarak görülür. Bir eve taşındığımızda etrafımızı olabildiğince güzelleştirmeye çalışır ve sorunları ortadan kaldırmayı isteriz. Aynı şekilde dünyayı da daha güzel bir hale getirmeyi istemek oldukça anlaşılırdır. Veganların aktivist olmak yolundaki haklı gerekçelerinden biri de dünyayı daha güzel bir yer haline getirme isteğidir. İçerisinde yaşadığımız dünyayı daha iyi görmeyi istemek ve bu anlamda gerekli kaygılara sahip olarak harekete geçmek nihayetinde kuvvetli bir etki uyandırabilir. Nitekim aktivizm, çoğunlukla eylemlilik hali eksik olan bir şey üzerinden, onu değiştirmeye yönelik olarak gerçekleşir. Bu bağlamda daha iyi bir dünya arzusuna sahip olmayı aktivist olmak yolunda haklı bir gerekçe olarak görebiliriz. Buradaki daha güzeli isteme durumu, kişinin kendini daha iyi hissetmesi maksatlı olabileceği gibi aynı zamanda kendinden başka olanları da güzelleştirme isteği olabilir. Etik bir endişe içerisinde herhangi bir şeyi iyileştirme çabası en nihayetinde çoğunlukla erdemli bir davranıştır.
Politika İle Veganizm Arasındaki Ortaklıklar
Veganlık her ne kadar etik bir temelden hareket etse de şüphesiz içerisinde politikayla alakalı öğeler de barındırır. Buradaki politika kavramı, gündelik siyaset içerisinde gördüğümüz genel biçimden ziyade insanın topluluk içerisindeki düzenini inşa etmeye ve bu anlamdaki karşılıklara tekabül eder. Nitekim vegan bir dünya gayesi taşımak özellikle vegan olmayan insanlara farklı bir düzen aşılama gerekliliği taşır ve bu düzenin nasıl bir şekilde gerçekleşeceği politikanın konusudur. Bu bağlamda vegan aktivizm gerçekleştirmek aynı zamanda politikanın birtakım unsurlarıyla paralel ilerlemek demektir. Veganlığı yaymak amacıyla bir araya gelen aktivistler bir topluluk meydana getirir ve amaçlarına uygun eylemlilik haline geçerler. Politika ise kuvvetli bir alan olarak hayatımızı kaplayan ve iyileştirilmesi için her zaman dürtülmeye ihtiyacı olan pratik bir yapıdır. Böylelikle vegan aktivizm yapmak bir anlamda politikayı şekillendirmek ve onu iyileştirmek olarak karşımıza çıkar. Yaşadığı hayat şartlarını iyileştirmek isteyen ve yalnızca Veganlık özelinde de değil, öteki birçok hak temelli alanda makuliyet arayan kişiler çoğunlukla politize olmak durumundadır. Vegan aktivistler bu anlamda mevcut hakim düzeni değiştirmek için politikaya erdemli bir duruş kazandırmak amaçlı haklı bir gerekçeye sahiptirler. Mevcut yaşam düzenini iyileştirme amacı güden ve zamanın koşullarına uygun alternatifler ileri süren Veganlığın politik bir çizgide olması, yapısı gereği çoğunlukla amacına katkı sunar.
Toplumsal Algı Ve Onun Yönlendirilmesi
İnsanların çeşitli alanlardaki genel algı ne ise o yönde fikirlerinin olgunlaşması anlaşılır bir şeydir. Bir toplumda genel anlamda hırsızlığın kötü bir şey olduğuna yönelik bir algı gelişmişse, o toplumdaki herhangi bir bireyin de hırsızlığı kötü bir şey olarak lanse etmesi olasıdır. Bu bağlamda veganların toplumlardaki değişmesini arzuladıkları ve vegan olmayan algıları kırmak maksatlı birtakım sorumlulukları olabilir. Zira Veganlığın köklü bir düzen değişimi olduğunu söylemek mümkündür. Bu bağlamda vegan aktivizm gerçekleştiren kişinin toplumdaki bu algının yönünü değiştirmesi Veganlığa katkı sunması demektir. Algının değişmesi o algının kuvvetlilik oranına göre zorlayıcı olabilir. Vegan olmayan düzenin bağlayıcı bir gücü olduğunu bildiğimize göre, yani veganların da bu düzen içerisinde aktivizm yapmak durumunda olduklarını göz önüne aldığımızda o oranda bir değişim çabası içerisinde olmak vegan aktivizm için haklı ve iyi bir gerekçedir. Değişmesi zor bir süreci gerektiren ve değişmesi istenen herhangi bir şey karşısında eylemlilik içerisinde bulunmamak çoğunlukla fayda getirmeyecektir.
Vegan Aktivistlerin Sorunlar Karşısında Güçlü Bir Duruş Sergilemeleri Önemli Midir?
İnsanmerkezci veya insaniçinci bakış açısı günümüzde her ne kadar hakim anlayış olsa da, yavaş yavaş kötü sonuçlarının olduğu birtakım çevrelerce dile getirilmeye başlandı. İnsan için fayda getirmesi amacıyla hayvan deneyleri yapmak veya değerli taşlar bulmak amaçlı doğadaki münferit alanlarda kazılar gerçekleştirmek özellikle birtakım etik sorunlar doğurmaktadır. Binlerce tavuğun çeşitli sebeplerle çok sıkışık alanlarda tutulması, ineklerin makineler tarafından hareket edemeyecekleri şekilde bağlanması veya bir yerden bir yere uzun yolculuklar yapan hayvanların bu yolculuklarda birçok stres unsuruyla baş etmesi sayısız hak sorununu meydana getirir. Veganların bu türden sorunlar yumağını ortadan kaldırabilmeleri ancak kuvvetli bir karşılık ile mümkün olabilir ve kuvvetli bir karşılık vermek amacıyla vegan aktivist olmak haklı ve erdemli bir gerekçedir. The Save Movement bu anlamda yaptıklarıyla çok iyi bir örnek oluşturur. Örneğin Tanık Olma Eylemi (Vigil) ile insanların hayvanlara yönelik onların da tıpkı insanlar gibi birer özne oldukları algısı kuvvetlenmiş ve çok çeşitli olumlu aşamalar katedilmiştir. Bu anlamda veganların bu türden eylemlere dahil olarak aktivizm yapmaları çoğunlukla olumlu seyreden hak teslimlerinin yapılmasını sağlamaktadır.
Diğer Canlılara Yönelik Ahlaki Yükümlülüklerimiz
Bir diğer gerekçe de insan olarak bizlerin öteki diğer canlılara karşı ahlaki sorumluluklarımızın olduğu görüşüdür. Köpeklerin veya kedilerin evcilleştirilmeleri sonucu bizlere bağlı bir yaşam sürmek durumunda olmaları bu görüş için iyi bir örnektir. Köpek veya kedilerle iletişimimizi tamamen kestiğimiz ütopik bir olay örneğine baktığımızda, bu iki hayvan türünün de hayatta kalabilmeleri uzun soluklu olamayacaktır. Aynı şekilde doğal yaşam alanlarına çeşitli biçimlerde müdahale ettiğimiz birçok canlı için de buna benzer bir ahlaki sorumluluk içerisinde olduğumuz söylenebilir. Kuşların göç yollarının çeşitli müdahalelerimiz sonucunda hasar görmesi, cins hayvanların insanların seçici çiftleştirmeleri sonucunda hayat boyu çektikleri ağrıların hafifletilmesi, okyanus veya denizlerdeki sayısız atığın kaplumbağaların gövdesine düğümlenmemesi harekete geçmek için ahlaki bir yükümlülük olduğu gibi, çok iyi bir erdem örneğidir de.
Veganlığın Paralel Olabileceği Örnekler
Bilinmelidir ki Veganlık yalnızca kendine yeter bir anlayış olarak karşımıza çıkmaz; onu politika, sosyoloji, felsefe ve daha birçok farklı diğer disiplinlerle örtüştürmek ve bu anlamda bir anlayış ortaya koymak mümkündür. Zira Veganlığın gayesi bütün bir düzene yayılmak anlamında farkındalık aşılamak ve genel anlamda kendini duyurmaktır. Bu bağlamda vegan olmayan kişilerin de vegan aktivizmdeki gerekçelere haklılık atfetmeleri iyi bir adımdır. Nitekim hak temelli bir disiplinin uzaktan uzağa taraftarlarının olması mümkündür ve o disiplinin kuvvetlenmesi için faydalıdır. Birçok hayvan hakları topluluğu üyelerinin vegan olmayan kişileri de barındırdığını görebiliyoruz ve o kişilerin vegan anlayışa geçişleri bu vesileyle çok daha hızlı olabiliyor. Böylelikle vegan aktivizmin prensiplerine yatkın olmak yalnızca veganlara özgü bir şey değildir; pekala vegan olmayanların da bu prensiplere yatkın olduğunu, hatta çoğunlukla farkında dahi olmadan çeşitli biçimlerde ve topluluklarda Veganlık anlattığını söyleyebiliriz.
Veganlıktan Henüz Haberi Olmayan Topluluk Veya Kişiler Nasıl Değerlendirilmeli?
Etik anlayışların söyledikleri yalnızca o anlayışa özgü değildir; hayvanların haklarının teslim edilmesini barındıran daha pek çok alana ve kişiye rastlayabiliriz. Bu alan ve kişilerin Veganlıktan haberleri olmamaları mümkündür; tam da bu sebeple vegan aktivizm gerçekleştirmenin bir diğer haklı gerekçesi de vegan anlayışların birçoğunu kabul etse de henüz Veganlıktan haberi olmayanlara ulaşım sağlanmasıdır. Çeşitli ülkelerdeki küçük topluluklar, modern hayattan kendisini uzaklaştırmış komünler veya dağların tepelerinde yaşam sürenler çok ciddi etik prensiplere sahiptirler. Bu alanlara ulaşmak, duymamış olanla kanalize olmak bir aktivizm konusu olarak karşımıza çıkar.
Sonuç
Vegan kişilerin aktivist olmaları için birçok haklı gerekçeden söz edebiliyoruz. Bu makalede elbette tüm gerekçeleri sıralamak mümkün değildi; ancak temel düzeyde birtakım farklı alanlara da atıflar yapılarak vegan aktivizmin haklı gerekçelerinden söz ettik. Veganların veya vegan olmayanların birtakım etik kaygılar taşısalar da aktivist olma yolunu seçmemeleri ise anlaşılması gereken bir duruştur. Zira aktivizmin bahsettiğimiz gibi hayatımızı aktivizme göre şekillendirmeye yönelik birtakım gereklilikleri bulunur. Kişinin daha farklı türden bir hayat yaşamak istemesi ve bunu da vegan olmak gibi birtakım etik anlayışları benimseyerek yapması anlaşılırdır. Öyle ki güzel bir sohbet ortamında dahi birkaç dakikalık konuşmalarla çok ciddi eylemlilikler yapabilmek mümkündür. Bu bakımdan aktivizmi bir tanımla sınırlandırmak ve bizzat aktivist olanlar özelinde bir çözüm olabileceğini ileri sürmek doğru değildir; fakat kar-zarar analizi yaptığımızda etik anlayışları aktivizm çerçevesi içerisinde yorumlamak ve bu anlamda bir duruş sergilemek elbette çok daha faydalı gibi gözükmektedir. En nihayetinde önemli olan Veganlık değerlerini benimseyenler için kendimize en uygun gelen mücadeleyi vermek ve bunu yaparken sayısız haklı gerekçeye sahip olabildiğimizi görmektir.
sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut elit tellus, luctus nec ullamcorper mattis, pulvinar dapibus leo.