Tarihten Günümüze: Hayırsız Ada, Maymun ve Samur Katliamları

Hayırsız ada katliamı

Gündemimizde 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununun 6. maddesinde yer alan “kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat” maddesinin yürürlükten kaldırıldığı, yeni eklenen pek çok maddeyle sokakta yaşayan kedi ve köpekleri öldürmeye yönelik önlemlerin sunulduğu bir yasa tasarısı var. Biliyoruz ki, mevcut yasada yer alan “kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat” maddesi yıllardır uygulanmadı, bunun yerine köpekler toplu şekilde ormanlarda açlığa terk edildi. Barınakta olanlar işkenceye tabi oldu. Üretim engellenmedi. Kaçınılmaz son olan popülasyon artışı, münferit olaylarla birleştiğinde toplum nezdinde bir köpek korkusu yaratıldı. Bu süreçte çıkar çevrelerince örgütlü bir biçimde yönlendirilen sosyal medya tepkileriyle günümüze gelindi. Resmi bir veri olmasa da dört milyon olarak sayılı anılan köpeklerin topluca, “olmayan” barınaklara kapatılması, bir ay içinde sahiplendirilemezlerse popülasyon artışı, hastalık riski, yaşlılık vb gerekçelerle öldürülmeleri söz konusu. Sahiplendirilmedikleri için bir süredir barınaklarda tutulan “yasaklı ırklar” ise yasanın çıktığı gün öldürülecekler. 

Hayvanlara yönelik benzeri katliam olaylarını geçmişte de yaşadık:

Sivriada ya da diğer adıyla Hayırsız Ada’ya topluca nakledilen köpeklerin açlığa mahkum edilerek katledilmesi korkunç ve utanç verici bir insanlık ayıbı olarak tarihe geçti.

Başlangıcı 3 Haziran 1910 olan bu elim vaka gerek sosyolojik, gerek psikolojik, gerek felsefi ve gerekse hukuki olarak emsal teşkil etmekte olup, ders çıkarılması gereken bir örnek olarak tarihin kanlı sayfalarında yerini aldı.

Dönemin Türk halkının geleneğine baktığımızda sokak köpekleri şehrin sakinleridir. Onlar 1910’a kadar İstanbul sokaklarında bakılarak insanlarla beraber yaşamışlardır. Aynı tarihlerde Avrupa şehirlerinde ise kozmetik sanayi için hayvan hak ihlalleri çoktan başlamış, sokaklarda tek bir köpek kalmamıştır. Fransa’dan “İstanbul’un sokak köpeklerini toplayıp bize satın.” önerisi ile gelmişler ve Fransa ile anlaşma imzalanmıştır. Ancak halk köpekleri vermemiş ve direnmiştir. Halktan destek gelmeyince, tıpkı yazının devamında ele alacağımız başka bir emsalde olduğu gibi, köpekleri toplama görevi düzenli işi olmayan ya da yasa dışı işlerle uğraşan kişilere havale edilmiştir.

Sokaklarda toplama sürerken halk isyan etmiş ve gemiyle Fransa’ya gönderilmek üzere Tophane’de bekletilen binlerce köpeği bir baskın yaparak kurtarmıştır. Dönemin hükümet yetkilileri Fransa ile yaptığı anlaşmadan vazgeçmemiş ve daha organize bir toplama işlemine girişmişlerdir.

 

Neticede kısa bir süre içinde 80 bin köpek toplatılmış ve Tophane’de bekletilmiş fakat bu sefer halkın bir kez daha hayvanları kurtarmasını engellemek için hazırlıklı davranan hükümet toplanan köpeklerin başlarına asker dikmiştir. Köpekler toplatıldıktan sonra Fransa’dan bir türlü yükleme talimatı gelmemesi üzerine toplatılan ve muhafaza edilen köpeklerin beslenmesi ve bakımı sorunlar çıkarmaya başlamıştır.

Süreci hızlandırmak i

 

steyen hükümet köpeklerin “fiyatını” indirmek gibi bir çözüme gitmiş fakat yine sonuç alamayınca ücretsiz vermeye bile razı olmuştur. Fransa’dan yine yanıt gelmemesi üzerine, köpekleri Tophane’de bekletme süreci de pek çok probleme yol açtığından dolayı, şehirden uzak bir yer, Sivriada seçilmiş ve 80 bin köpek Sivriada’ya nakledilmiştir. Dönem hükümeti köpeklere burada bir süre daha bakmıştır, fakat Fransa anlaşmayı feshettiğini ve köpekleri almayacağını bildirdiğinde, köpekler Sivriada’da tamamen kaderine terk edilmiştir. Halk bir müddet kendi imkanları ile yiyecek taşımış fakat eninde sonunda bu imkânsız bir hale gelince köpekler açlıktan ve susuzluktan can vermişlerdir. Köpeklerin çıkardığı sesler, Anadolu Yakası sahillerinde, sabaha kadar duyulmuştur. Ölümler başlayınca, 2-3 yıl boyunca tüm sahil kokudan yaşanamaz hale gelmiştir. İstanbul halkı köpeklere karşı işlenen suç sebebiyle çok üzülmüştür. Pek çokları sahildeki evlerini kapatmıştır. Bu dönemde yaşayan halk gruplarınca köpeklere dokunmanın büyük bir lanete yol açacağı düşünülmektedir. 1912 yılında gerçekleşen deprem, halk arasında köpeklerin yaşam hakkını hiçe saymanın bir sonucu olarak algılanmıştır ve bu sebeple adanın adı da Hayırsız Ada olmuştur.

Osmanlı’da Maymun Katliamı

Bir diğer yaşam hakkı ihlali ise İstanbul’da yaşayan maymunların toplu katlidir. İstanbul’da maymunların toplu katli, Yavuz Sultan Selim döneminde başlayan bir gelenektir. Fetihlerle birlikte şehre getirilen maymunlar, sadece “ev hayvanı” olarak veya gösterilerde kullanmak amacıyla değil, özellikle 16. yüzyılda Akdeniz’deki Osmanlı Donanması’nda, maymunların yüksek zekâları ve uzak mesafeleri görebilme yetenekleri nedeniyle gözcü olarak kullanılmışlardır.

 

Ancak, bazı Osmanlı vatandaşları ve yetkililer, maymunların insanlarla iç içe olmasından rahatsız olmuşlardır. Özellikle Sultan Murad’ın imamı olan Manisalı Molla Abdulkerim Efendi, maymunların eğlence faaliyetlerinde kullanılmasının halkı yoldan çıkardığını düşünerek, bu hayvanlara karşı nefret beslemiştir. 1590-1591 yıllarında, İstanbul meydanlarındaki maymunların toplu katli gerçekleşmiş, Abdulkerim Efendi’nin önderliğinde maymunlar asılmış ve cesetleri halka teşhir edilmiştir.

 

Bu olaylar, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki maymunların sonunu getirmiştir. Abdulkerim Efendi, “maymunkeş imam” olarak anılmış ve ölümünden sonra hayvanseverler tarafından kutlamalar yapılmıştır. Bu olaylar, Osmanlı donanmasının maymunları gözcü olarak kullanma geleneğinin sonunu getirmiştir.

‘Sarayını Samurla Kaplayan Kral’

Topraklarımızda yaşanmış bir öteki hayvan hak ihlali ise, Osmanlı devletinin 18.padişahı olan Sultan İbrahim döneminde gerçekleşmiştir. Kendisi “Osmanlı hanedanlığının soyunu yok olmaktan kurtaran padişah” olarak anılmaktadır. Ağabeyi olan II.Osman’ın yeniçeriler tarafından öldürülüşüne ve IV. Murat’ın, kardeşlerini birer birer katletmesine tanık olan Sultan İbrahim hayatı boyunca ölüm korkusu içerisinde yaşamıştır. IV. Murat onun katlinin fermanını vermesinin ardından vefat etmiş; annesi, Osmanlı soyunun devamının sağlanması adına Sultan İbrahim’in katline mani olmuştur. 

 

Ölüm korkusu noktası, bahsedeceğimiz hayvan hak ihlallerinde önemli bir sebep teşkil etmektedir. Sultan İbrahim ölümden öylesine korkmaktadır ki tahta geçmesi için kapıdan çıkması istendiğinde saltanatı reddetmiş, IV. Murat’ın ölü bedenini görmeden çıkmamıştır. Tarih 9 şubat 1640’ı gösterdiğinde tahta çıkan Sultan İbrahim’in samur kürküne olan düşkünlüğü, sonunu getiren olaylardan birisi olmuştur. Saraya sadece ve sadece israfın hakim olduğunu söyleyen tarihçilere göre samurların kürkleri moda olmuş, her köşeye samur kürkü döşenmiştir. Sultan İbrahim, harem odasını ve hatta sarayın pencerelerini bile samur kürkü ile kaplatmış, valilerine fermanlar göndererek samur temin edilmesini emretmiştir. Bu durum, su samuru kürkü avcılığını teşvik etmiş ve “yasadışı kürk ticaretine” yol açmıştır. Tarihçiler, bu dönemi “Samur Devri” olarak adlandırmıştır. Sultan İbrahim’in bu merakının arkasında bir cariyenin kendisine anlattığı ‘sarayını samurla kaplayan kral’ masalının etkisi olduğu düşünülmektedir. Ölüm korkusu ile yaşayan Sultan İbrahim, samur kürkünün kendisini kötü hadiselerden koruyacağına inanmıştır. Ancak, samur vergisini ödemeyi reddeden Kara Murat Ağa’nın direnişiyle, Sultan İbrahim tahttan indirilmiş ve yerine oğlu IV. Mehmet geçirilmiştir.

 

Geçmişte yaşanan olayları incelediğimizde, günümüzde mantıksız görünen sebeplerle milyonlarca hayvanın katledildiğini öğreniyoruz. Bugünkü durumu gelecekten değerlendirdiğimizde, yıllardır sokakların ve mahallelerin bir parçası olan bu hayvanların asılsız gerekçelerle öldürüldüğünü göreceğiz. Toplumda korku yaratmak amacıyla toplu öldürme önerileri asla bir çözüm olamaz. Yaşam hakkı her zaman önceliklidir ve bu bilinçle, herkesin iyiliği için konunun uzmanı bilim insanlarının önerdiği uygulamalar geliştirilmelidir.

Uzay Zilayaz

Kaynakça:

Samur devri, 1640-1648. / Ahmet Refik Altınay

Eskiden Maymunları Bile İdam Ederdik. 09.07.2000. Hürriyet Gazetesi. / Murat Bardakçı 

İnsanlar Cehennemi. 23.03.2007. Sabah Gazetesi. / Sunay Akın

Tarihimizdeki Garip Olaylar. 11.09.2012. Maya Kitap / Sabri Kaliç

111 Soruda Hayvan Hakları. 15.11.2018. Okyan Us Yayını. / Haytap