Çocuklar ve Hayvana Şiddet
Bu yazıda Wellbeing International’ın yayınladığı “Children Witnessing Violence Against Animals”1 ve “UN Support for Children, Animals, and Healthy Development”2 başlıklı makaleler incelenerek, Türkiye’de sokakta yaşayan hayvanlara yönelik planlanmış ve komite onayından geçmiş katliam yasa tasarısının toplumsal açıdan, özellikle çocuk psikolojisi ele alınarak, sebep olabileceği olumsuz sonuçlara işaret edilmiştir.
Andrew Rowan tarafından kaleme alınan “Children Witnessing Violence Against Animals” başlıklı makale, 2021 Mayıs ayında BM Çocuk Hakları Komitesi tarafından Tunus’un incelendiği ve çocuk koruma konularına odaklandığı bir oturumu ele almaktadır. Komite raporunun 16(c) numaralı paragrafı, Tunus’un, sokakta yaşayan köpeklerin öldürülmesi gibi hayvanlara yönelik toplumsal şiddet de dahil olmak üzere, çocukların yararına olmayan uygulamaların değerlendirilmesini ve ortadan kaldırılmasını önermektedir. Bu öneri, sokakta yaşayan köpeklerin topluca öldürülmesinin çocuklar üzerindeki etkileriyle ilgili kaygılar tarafından desteklenmiştir.
Makale ayrıca komitenin daha önce benzer konuları ele aldığı durumları da vurgulamaktadır; örneğin 2018’de Fransa, Peru, Portekiz, Ekvador, Meksika ve Venezuela’da çocukların boğa güreşi etkinliklerine katılımının yasaklanması önerilmiş, yalnızca Ekvador bu öneriyi hayata geçirerek çocukların boğa güreşi etkinliklerine katılımını yasaklamıştır. Makale, boğa güreşi gibi şiddet içeren pratiklere tanık olmanın çocukların davranışları ve tutumları üzerindeki etkilerini araştıran çalışmaları da işaret etmektedir. Bu tür eylemlere tanıklık etmenin, bazı çocukların saldırgan davranışlar geliştirmeleri ile ilişkili olabileceğini ve duygusal olarak rahatsızlık duyabileceklerini göstermektedir.
Ayrıca makale, hayvanlara karşı şefkatli olmanın öğretilmesi ve hayvanlara karşı kötü muamele ile insanlara karşı kötü muamele arasındaki ilişkiyi keşfetmektedir. ABD’deki yasama çabalarını ve PACT (Hayvanlara Karşı İşkenceyi ve Zulmü Önleme) Yasası gibi hayvanlara karşı işkenceyi federal bir suç olarak ele alan yasal düzenlemeleri de vurgulamaktadır. Ek olarak BM Çocuk Hakları Komitesi’nin son bulgularının hayvanlara ve insanlara kötü muamele arasındaki ilişkiyi araştırmaya yönelik küresel girişimlerin yolunu açabileceğini öne sürmektedir.
2023’te yine Andrew Rowan tarafından kaleme alınan “UN Support for Children, Animals, and Healthy Development” adlı makale ise, çocuk gelişimi üzerinde evcil hayvanların ve hayvanlarla ilişkili etkinliklerin etkisini, özellikle empati ve duygusal gelişim üzerinde odaklanarak tartışmaktadır. Dr. T. Berry Brazelton’ın bebeklerin evcil hayvanlarla ve ebeveynlerle olan etkileşimlerini karşılaştıran gözlemlerini vurgulayarak, evcil hayvanların çocukların bilişsel ve duygusal gelişimine olumlu katkıda bulunduğunu öne sürmektedir.
Ayrıca, makale, çocukların hayvanlara karşı şiddete tanıklık etmelerinden kaynaklanan endişeleri ele almakta ve çocukları bu tür maruziyetlerden korumayı amaçlayan girişimlere işaret etmektedir. Malcom Plant’ın liderliğindeki çabalar, çocukların boğa güreşlerine ve sokakta yaşayan hayvanları öldürülmesine tanıklık etmelerinin potansiyel olumsuz etkilerini nedeniyle BM Çocuk Hakları Komitesi’ni bu konuda ses çıkarmaya ikna etmiş ve komite, çocukların, hayvanlara şiddet de dahil olmak üzere, fiziksel ve psikolojik şiddetten korunmasını belirten Genel Yorum 26’yı kabul etmiştir. Bu yorum, çocukların, hayvanlara karşı şiddet de dahil olmak üzere, fiziksel ve psikolojik şiddetten korunması gerektiğini vurgulamaktadır.
Genel Yorum 26’nın kabulü, Les Ward gibi savunucular tarafından çocuk ve hayvan hakları için tarihi bir an olarak değerlendirilmektedir. Makale, uluslararası koalisyonları, hükümetleri bu yönergeleri etkili bir şekilde uygulamaya teşvik etmeye çağırmaktadır.
(Not: BM Genel Yorumları, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi insan hakları sözleşmelerinin yorumlanması ve uygulanmasına yardımcı olacak rehberlik sağlar.)
Tüm Gücümüzle Bu Ölüm Yasasının Karşısında Durmaya Devam Edeceğiz
Şu an Türkiye’de 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununun 6. maddesinde yer alan “kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat” maddesinin yürürlükten kaldırıldığı ve sokakta yaşayan hayvanların toplanması ve öldürülmesinin önünü açan, hakkaniyetli bir anlayıştan son derece uzak bir yasa tasarısı komisyon onayından geçmiş bulunmakta. Yıllardır uygulanmadığını bildiğimiz “kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat” maddesinin önerdiği adımlar yerine, köpeklerin toplanıp orman ya da çöplüklerde açlığa ya da sözde “hayvanlara bakım gösterme” işlevini yerine getirmesi gereken ölüm kampından farksız barınaklara terk edildiğine, toplumda oluşturulan hayvan korkusu ve devamında gelen düşmanlığın güçlendirilmesiyle kedi ve köpeklerin zehirlenmesine, işkenceye uğramasına ve öldürülmesine ve bu suçların karşısında faillerin ya serbest bırakıldığı ya da “şaka” mahiyetinde cezalara çarptırıldığına şahit olmaktayız.
Sokakta yaşayan hayvan popülasyonundan şikayet edilirken ve buna rağmen kısırlaştırma ve aşılama çalışmaları uygun bir şekilde yürütülmemişken, “cins” köpek ve kedilerin petshoplarda, çiftliklerde ya da internet üzerinden satılmak üzere “üretimi” de engellenmemiştir. Bu süreçte hayvan hakları savunucularının bilimsel veriler, tarihten örnekler ve adaletten yana sundukları argüman ve tepkilerin hiçbirine kulak verilmemiştir ve neticede 22 Temmuz 2024 tarihinde, sokakta yaşayan köpeklerin yok edilmesini öneren tasarı, saatler süren ve “televizyon kablosu bozuk” gerekçesiyle kamuoyundan gizli tutulan görüşme sonucu -komisyon üyelerinin çoğunluğunun itirazına rağmen- TBMM komisyonunca kabul edilmiştir.
Sayı kesin olmamakla beraber 4 milyondan fazla köpeğin toplanarak barınaklara kapatılması, bir ay içinde sahiplendirilemezlerse “popülasyon artışı, hastalık riski, yaşlılık” gibi gerekçelerle öldürülmeleri söz konusu. Sahiplendirilmedikleri için bir süredir barınaklarda tutulan “yasaklı” ırklar ise yasanın çıktığı gün öldürülecekler.
İncelediğimiz ve yukarıda özetlenen iki makale de, daha birçok bilimsel araştırmanın eşliğinde göstermektedir ki; yıllardır birlikte yaşadığımız hayvanların yok edilmesi önerisinin, toplum ve özellikle çocuk sağlığı üzerinden bir “gerekliliğe” dayandırılması mantık ve hakkaniyet dışıdır. Çocuklara korku ve nefret değil, sevgi ve anlayış aşılamamız gerekirken, başka savunmasız bireylerin zarar görmesine sebep olacak yaklaşımları kasıtlı olarak geliştirmenin kabul edilebilir yanı yoktur. Bu katliam tasarısının kanunlaşması halinde çocukların ister istemez hayvanların maruz bırakıldığı şiddete tanık olacağı açıktır. Oysa ki, halihazırda 6. maddede yer alan “kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat” ilkesi uygulandığı takdirde, toplumun çoğunluğunun karşı çıktığı ve çocukların psikolojisine zarar vereceği aşikar bir hayvan kıyımı uygulanmadan sokakta yaşayan hayvanların popülasyonunu kontrol altında tutabileceğimiz de bir gerçektir.
Türkiye’de ya da diğer ülkelerde, insan ve insan dışı tüm çocuklar şiddet ve esaretten uzak, sevgi ve bakım gördükleri bir hayat yaşama hakkına sahiptir. Birinin korunması için öbürünün yok edilmesi gerektiği inancı yalnızca daha fazla düşmanlık, eşitsizlik ve şiddet doğuracaktır. Tür fark etmeksizin her birinin hakkını korumak için çabalamaya ve tüm gücümüzle bu ölüm yasasının karşısında durmaya devam edeceğiz.
Destek olabileceğiniz imza kampanyaları:
https://www.drove.com/campaign/6696550f245bf7adb5d22f90?utm_source=droveShare&utm_medium=copy+link&skey=.2LNh
https://www.change.org/p/katli%CC%87ama-barinaklara-toplamaya-hayir-yasay%C4%B1geri%C3%A7ek?recruited_by_id=f3ae2960-4a93-11ef-a93a-89af1a83fade&utm_source=share_petition&utm_campaign=psf_combo_share_initial&utm_medium=copylink
Kaynaklar:
1 https://wellbeingintl.org/children-and-violence-against-animals/?utm_source=wbn&utm_medium=web&utm_campaign=wbn-vol3-6-web-violence
2 https://wellbeingintl.org/un-support-for-children-animals-and-healthy-development/