2022’de Münih’te Vegan Olmak
2017’de vegan oluşumun ardından ilk yurtdışı seyahatimi Almanya’ya yaptım. Haziran başında Münih’e uçarken iki saatlik yolculuğumda aç kalmamak için Sevgili Ebru Dündar’ın (Cicocebali) yaptığı badem peyniri, domates ve maydanozun olduğu güzel bir sandviçi yanıma almıştım.
Okuyucu için çıkarım: İki saatte bile acıkabilen bir bünye, ağzının tadını bilen bir kişi.
Çağrışım: Umarım Cicocebali ürünleri de piyasadan toplatılmamıştır. Keşke tüm üreticiler tüketiciyi Ebru Dündar gibi kandırabilse!
Münih Havaalanı’na ulaştığımda kızımın beni almasını beklerken küçük bir kafeye oturdum, Türkiye’den gelen alışkanlıkla vegan seçenekleri olup olmadığını sordum. Almayacak bile olsam talep oluşturmak için hep izlediğim bir yoldur, tavsiye ederim. İki seçenekleri vardı, kahve için de iki ayrı süt seçenekleri… Sevindiriciydi.
Akla gelebilecek soru: Veganlık pahalı değil mi?
Cevap: Görselden de izlenebileceği gibi pastırmalı sandviçle aynı satış fiyatı vegan sandviç için geçerli.
Münih’teki ikinci günümde yol yorgunluğunu atmayı beklemeden en yakın markete gittim. Adı REWE. Vegan ürünlerin bulunduğu bölüm bir reyonu kaplıyordu. Diğer reyonların pek çok bölümünde de ayrıca onlarca ürün mevcuttu. Dondurulmuş ürünlerin sayısını bilemedim. Ben&Jerry karamelli dondurma ağlamama neden oldu. Alpro’nun yaban mersinli, şeftalili, mangolu, kırmızı meyveli, daha bilmem nelerli yoğurtları mutluluğumu derinleştirdi.
Okuyucu için çıkarım: Duygularını biraz abartan bir kişi.
Çağrışım: Şimdi bunları Türkiye ithal etmeye kalksa, vergi şu kadar, kar bu kadar, kim bilir ne olur fiyatı…
Münih’te ALDI, Lidl ve V-MARKT Türkiye’deki BİM ve A-101 gibi ucuz marketler olarak anılıyor. Vegan reyonları olmasa da bolca vegan seçenekleri mevcut. Edeka ise Türkiye’deki Macro Center gibi kaliteli ve pahalı ürün satan bir market, tabii ki bol vegan seçenekleri mevcut. Münih’te pek çok Türk marketi de var, en ünlüleri Verdi Superlmarkt. Alışveriş yapmaya gittiğinizde kısa bir an için bir Anadolu kasabasına ışınlanmış gibi hissediyorsunuz. Reyonlar onlarca değişik markanın salçası, turşusu, çayı, kahvesi ile dolu, Ankara simidi dahi mevcut. Bilin bakalım ne eksik? Tabii ki vegan alternatif ürünler. Bakliyat, tahıl ve sebze sattıkları için yine de haklarını yememek lazım, mutfak seven bir veganın her istediği var.
Mutfakla arası olmayan ya da benim gibi, tatildeyim, mutfağa girmeyeyim diyen bir vegan içinse REWE’den alınan hazır gıdalarla hazırlanan kahvaltı işte tam da şöyle:
İşten yorgun argın gelindiğinde iki dakikada hazırlanan bir akşam yemeği ise şöyle:
Olası soru: Kim bilir kaç EURO’dur bunlar?
Cevap: Evet, Türkiye’de kazanılan TL’nin dönüştürüldüğü EURO ile çok yüksek bir bedel, Almanya’da saati 12 EURO’ya yükseltilen asgari ücretle ise çok düşük. Üçüncü günümde Happy Cow uygulamasında en yüksek beğeniye sahip vegan işletmelerden biri olan Max Pett’te bir akşam yemeği yemeyi planladık. Sonradan öğrendiğim üzere hiçbir restorana rezervasyonsuz gitmemek gerekiyormuş. Bilemedim. Bir müddet ayakta bekledikten sonra gösterilen yere oturduk. Mutfağı tamamen vegan olan bir restoran, üç değişik yemek söyleyerek hepsini test etmeyi düşündük. Üçü de hüsran yarattı. Seitanla yapılan bu yemek herkesin favorisi gibi görünüyordu diğer masalara bakınca, oysa bizim için biraz fazla kişnişliydi.
Münih’te Happy cow’da vegan restoran araması yaptığınızda sekiz sayfalık bir liste çıkıyor karşınıza; ancak iş arkadaşlarınız ya da aileniz sizi zorla vegan olmayan bir restorana da götürseler, istisnasız her yerde en az 5-6 vegan seçenek mevcut ve bunlar salata ile sınırlı değil. Garsonların tamamı vegan nedir biliyorlar ve size yanlışlıkla içinde hayvansal çıktı olan bir menü getirmeleri mümkün değil. Sağlık sistemi ve tüketici koruma kanunu hayli kuvvetli olan bu ülkenin vegan diye sunulan bir üründe hata yapılması durumunda, kabahati bulunan işletmeye uygulayacağı yaptırımını hayal dahi edemiyorum. Örneğin Mutlu Hans anlamına gelen Hans im Glück restoranlar zincirinde yediğim bir hamburger denediğim pek çoğundan güzeldi.
Olası soru: Peki nerede fotoğrafı?
Cevap: O kadar açtım ve o kadar güzeldi ki, son lokmada aklıma geldi.
Tabii restoranlarda ulaşabileceğiniz mükemmel yemekler bazen hiç beklenmedik tepkilerinize de neden olabiliyor. Hatırlarken bile utanç, üzüntü ve şaşkınlık duygularını çok yoğun yaşadığım olay, kremalı “tavuk”lu bir makarna tabağı ile ilgili. Vegan olmayan bir restoranda sipariş ettiğim bu tabaktaki “tavuk”lar eskiden hatırladığım tada o kadar benziyordu ki, çok rahatsız hissettim.
İkinci lokmanın içinden çıkan ve tavuğun siniri olduğunu düşündüğüm mor şey ise küçük bir sinir krizi geçirmeme neden oldu. Elimde tabakla oturduğum bahçeden, içeri koşarak müdürle görüşmek istediğimi söyledim. Etrafımı saran müdür, müdür yardımcısı, garson ve aşçı bana kibarca bir hata olmadığını, lokmamdaki sinire benzeyen şeyin karamelize soğan olduğunu izah ettiğinde gözlerimden yaş geldiğini hatırlıyorum.
Okuyucu için çıkarım: Duygularını biraz abartan bir kişi, ben anlamıştım zaten.
Münih’te ünlü olan bir diğer vegan restoran Emmi’s Kitchen. Başlangıç tabağı diye getirdikleri “jalepeno sticks” ve ıspanaklı gnocchi son derece doyurucu, hamburgerleri ise nefis. Diğerlerini denemeye fırsat olmadı.
Çağrışım: Keşke bir kaç çatal almadan fotoğrafını çekmeyi akıl etseymişim!
Ancak denediğim üç vegan restoran arasında açık ara en güzel yemekler Bodhi restorandakiler oldu.
Aralarında en güzeli ise “Wiener snitzel”di. Böyle bir lezzet yok diyeyim, gerisini okuyucu anlasın.
Zaten son iki lokma kaldığında aklıma gelmiş fotoğraf…
Ziyaret ettikçe diğer vegan restoranlarla ilgili deneyimlerimi paylaşacağım. Bu bir aylık ziyaretten tek cümlelik çıkarımım ise: Almanya’da nüfusun tamamı nasıl hâlâ vegan değil, anlamak çok zor.
Nilgün Engin
25/06/2022