
İnsanların hayvan kullanma talebi nedeniyle her yıl milyarlarca hayvan dünyaya getirilmektedir. Yüksek talep hayvan sayısının arttırılmasına, bu da hayvanların doğal olmayan kötü şartlar altında yaşamaya zorlanmasına sebep olmaktadır. Bu sebeple hayvanlar virüslerin kolaylıkla konaklayabileceği ve yayılabileceği savunmasız bir yuva haline gelmektedir. Bu durum, virüslere yalnızca konaklama imkanı değil, değişme ve adapte olma imkanı da sunar. İklim krizi gibi ek faktörler ise virüslerin oluşması, mutasyona uğraması ve yayılmasını kolaylaştırmaktadır. İnsanların hayvanları ve doğayı sömürerek gerçekleştirdiği faaliyetler sebebiyle iklim krizi tetiklenmekte ve hayvanlar doğal yaşam alanlarında barınamayarak temel ihtiyaçlarını karşılamak adına insanlara yakın bölgelere yerleşmektedirler. Değişen iklim koşullarında yeni virüsler yeni konaklar bulmakta, türler arası virüs geçişleri hızlanmaktadır. İnsanların hayvansal “ürün” talebi, insan tahakkümünden uzak, özgürce yaşamayı hak eden hayvanlara akla sığmaz zararlar verirken, insan sağlığı ve doğayı da tehdit etmeye devam etmektedir.


Koronavirüs (CoV) bir virüs ailesinin adıdır ve birçok türü vardır. CoV ailesi zoonotikdir, yani insanlar ve hayvanlar arasında bulaşıcıdır. Bu yeni türün kaynağı ise canlı hayvan pazarlarıdır. CoV ailesi dışında daha birçok salgın hastalık, benzer şekilde hayvancılık ile ilişkilidir. Kuş gribi, ebola, deli dana hastalığı, maymun çiçek virüsü ve domuz gribi bunların arasındadır. Covid-19’dan korunurken yeni salgınları önlemek için tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirmemiz gerekmektedir.
Bitkisel beslenerek gelecekte karşımıza çıkabilecek salgınları engelleyebilir ve daha sağlıklı olabilirsiniz. Veganlar arasında kalp krizi başta olmak üzere birçok hastalığın görülme riski çok daha düşüktür.